Sitemizi kullanabilmeniz için tarayıcınızda javascriptlerin çalışmasına izin vermelisiniz.
Onceki
Kapat
Bekleyiniz, resim yukleniyor...
Sonraki
Sonraki
PetVet
Pzt - Ct  09:30 - 20:00
Pazar  10:00 - 18:00
Bu enfestasyonun belirtileri tanınmalı ve kedinizin bu istenmeyen konukları hemen tahliye edilmelidir. Kulak uyuzu; kedi ve köpeklerde ama özellikle kedilerde daha sık olarak karşımıza çıkan bir sağlık sorunudur. Otodectes cynotis olarak adlandırılan kulak uyuzunu daha çok yavru kedilerde görürüz ancak her yaştaki kedi de bu etkenle enfekte olabilir. Etken, kedinin yaşadığı ortamda tek başına uzun süre canlı kalamaz ama uyuzu taşıyan kediyle olan direkt temas veya kedinin bulaştırdığı çevrede bulunan, aynı yatağı paylaşan kedilere bulaşma söz konusu olabilir. Kesin teşhis, etkenin alınan swapla bir hekim tarafından mikroskop altında görülmesi ile konulur. Kulak kiri olarak adlandırılan her akıntı kulak uyuzu sebebiyle oluşmaz bazı enfeksiyonlar da benzer bir görüntü sergiler. Yapılan mikroskobik incelemede bakteri, mantar gibi etkenler de uyuz etkeni ile beraber kombine olarak görülebilir. Tek başına sadece uyuzun oluşturduğu enfeksiyonlarda kulağın durumu ile kombine enfeksiyonlardaki görünüş aynı değildir. Miks enfeksiyonlarda akıntı ve kirli görünüş daha fazla olabilir. Tedavi Kulağın uygun topikal temizleyicilerle birlikte iyice temizlenmesi tedavinin esasını oluşturur ve uygulanan ilaçların daha iyi bir şekilde etkilemesini sağlar. Ayrıca anti-paraziter tedavinin de veteriner hekiminiz tarafından yapılması gerekecektir. Burada kullanılacak olan ürün tipi, kulağın ve enfeksiyonun derecesine göre veteriner hekim tarafından seçilmelidir. Eğer klinik ortamı dışında evde tedavinin devamı olarak size kulakları için ilaç reçete edilirse nasıl kullanmanız gerektiği yine açıklanmalıdır. Tedavi edilmeyen kulak uyuzları kulakta daha ileri boyutlarda hasara ve orta-iç kulak enfeksiyonlarına duyma kayıplarına yol açabilirken deri ve tüyler üzerine buluşan akarlar yine yaygın ve aşırı kaşıntı yalama ile karekterize dermatolojik problemlere neden olur ki, bu durum hem kedinin hem de sahiplerinin hayat kalitesini etkiler ve daha kapsamlı tedaviler gerektirir. Korunmada dikkat edilecek olan hususlar arasında, kedilerin iç ortamda bakılmaları ve sokağa çıkışlarının engellenmesi ve düzenli olarak hekim kontrolünde tutulmaları önemle rica olunur.
Yaz mevsiminin geldiği şu günlerde birçok hayvan sahibi camlarını açarak dışardaki güzel havanın tadını çıkartmaktadır. Ancak bu şekilde seyreden sıcak havalar maalesef ev kedilerinin yaşamını riske atmaktadırlar. Korumasız pencereler, açık/yarı açık (vasistas) bırakılan pencereler ve veya balkonlardan düşen kediler veteriner hekimlikte sık karşılaşılan ve "Yüksekten Düşme Sendromu" olarak adlandırılan ciddi bir sağlık sorununun ana yüklenicisidirler. Yaz süresince veteriner kliniklerine haftada ortalama 3-5 yüksekten düşme vakası geldiği söylenebilir. Yüksekten düşme hakkında kısa hatırlatmalar yaparsak; Kedilerin çok yüksek hayatta kalma iç güdüleri vardır. Bilerek yüksek alanlardan atlamazlar ve genellikle kazara pencere, teras ve balkonlardan düşerler. İyi bir avcı olan kedilerin olası avlarına karşı yüksek oranda konsantrasyon gösterme güdüleri vardır. İstedikleri zaman olası ava dikkatlerini tamamen verirler. Bu sırada başka bir kuş veya diğer bir hayvan kolayca dikkatlerini bozabilir, bu da dengelerini kaybetmelerine sebep olur. Genellikle yüksek yerlerde oturmaktan korkmayan ve yükseklerde bulunmaktan hoşlandıkları bilinen kediler, maalesef bazen kendilerini düşmekten koruyamazlar. Tırnakları ile ağaç vs gibi yüzeylere tırmanış sırasında tutunabilirlerken, düz zeminlerde bu mümkün olmaz. Kediler yüksekten düştükleri zaman tam olarak dümdüz ayaklarının üzerlerine düşmezler. Aksine ayakları biraz yanlara açılarak düşerler. Bu da, daha çok ciddi biçimde kalça ve kafa yaralanmalarına neden olur. Yine yanlış bilinen bir inanışla, kedilerin bir iki katlı yerlerden düştükleri zaman yüksek yerlerden düşenlere nazaran, kazayı yaralanmadan atlatacaklarının sanılmasıdır. Oysa kısa mesafelerden düşerken kediler, kendi vücut dengelerini düzgün basarak düşmek amacıyla kuramazlar. Mesafesi az katlı binalardan düşmek, onlara dengelerini kurmak için gerekli zamanı veremez. Yüksekten düşen bir kediyi, düştüğü yerden kalkabilirse, yol kenarlarında caddelerde sersem bir halde gezinirken görebilirsiniz. Tanımadıkları çevrede yaralı olarak gezinen bu kedileri de en kısa sürede bir veteriner hekim muayenehane veya hastanesi ulaştırmamız gerekmektedir. Yüksekten düşen kedilerin kol bacak gibi iskelet sistemi hasarlarının yanı sıra, yumuşak dokularında, çenelerinde, iç organlarında ciddi anlamda yaralanma, yırtılma ve kanama riski vardır. Yapılan tetkiklerle (röntgen ve kan tahlilleri ile) hangi organlarda hasar oluştuğu tespit edilir ve uygun tedaviler ile yaşam hakları korunmaya çalışılır. İlk 72 saat ve sonraki 10 gün mutlaka dikkatli izlenmesi gereken sürelerdir. Hepinize Sağlıklı ve Güvenli bir Yaz Geçirmeniz Dileği ile Sevgilerimizi İletiyoruz.
Veteriner Hekimimiz Dr. Emel Başaran, 5-6-7-8 Nisan 2018 tarihleri arasında, Birmingham İngiltere'de bu yıl 61.si gerçekleştirilen ve kendisinin de üyeleri arasında olduğu BSAVA (British Small Animal Veterinary Association) Kongresi'nde. BSAVA; 2018 Kongre programını, dünyaca ünlü konuşmacılardan, "Kliniklerin Ötesinde" kişisel gelişim yaklaşımına, Kariyer Çeşitliliği Fuarı'na ve 450'yi aşkın konferansı içeren bilimsel programını kapsayacak şekilde genişletti. BSAVA, küçük hayvanların tedavisini gerçekleştiren veteriner hekimlerin gelişimine destek sağlamak amacı ile 1957'de kurulmuştur ve günümüzde 10.000'den fazla üyeye sahiptir. BSAVA: Veteriner hekimlerin mesleki becerilerini geliştirmeye teşvik eder, İngiltere genelinde birçok devam eden eğitim kursu ve semineri yürütür, Dünyadaki en büyük yıllık küçük hayvan konferansına ev sahipliği yapmaktadır ve 7000'den fazla delege katılımı sağlamaktadır, Çeşitli küçük hayvan konularında kitaplar, el kitapları, CD-ROM'lar ve videolar yayınlar, Gönüllü organizasyonu olan PetSavers sayesinde, evcil hayvanların hastalıklarına ilişkin klinik araştırmalar yapar, Küçük hayvan uygulamasında veteriner hekimler için önem taşıyan konuların tartışılması için bir platform oluşturur ve British Veterinary Association'a, the Royal College of Veterinary Surgeons'a ve hükümet dairelerine belgeler ile kanıtlanmış sonuçları sunar, Düzenli toplantılar vasıtasıyla diğer veteriner hekimlerle irtibat kurar, Üye haklarını çeşitli Avrupa ve dünya küçük hayvan organizasyonları aracılığıyla uluslararası düzeyde temsil eder. Daha fazla bilgi için: http://www.bsava.com/
Acaba Kediler Herhangi bir Klinik Belirti Göstermeden Mantar Taşıyıcısı Olabilirler mi? Halk arasında mantar olarak adlandırılan dermatofitosiz; deri, kıl kökleri ve tırnaklarda sık görülen bir enfeksiyon olup, hayvanlar ve insanlar arasında oldukça hızlı seyreden bulaşmalara neden olur. Yaşlı ve yavru kediler ile, bağışıklık sistemi baskılanmış bireyler risk altındadır. Mantar enfeksiyonu genel olarak yüz, kafa veya kuyruk bölgesinde tüy dökülmesi ile kendisini gösterir. Kaşıntı bazı olgularda vardır, ancak tipik bir bulgu değildir. Yangılı, kuru, kepekli ve kabuklu lezyonlar kimi durumda fark edilebilir olsa da, kimi zaman bu lezyonların hiçbirisi belirgin olmayabilir. Bazı orta dereceli vakalardaki belirtiler, mite (akar) enfeksiyonuna benzeyebilir. Uzun tüylü kedilerde belirgin bir şikayet olmasa da, etkeni taşıyan kedi bulaştırıcı rol oynayabilir. Yavru kedilerde erken dönemdeki klinik belirtiler; yüz, kulaklar ve patilerde başlayabilir. Kedilerin yalanma alışkanlıkları ile de enfeksiyon, tüm vücuda hızlıca yayılabilir. Fungusların bazı türleri toprakta yaşamasına rağmen, toprağın eşelenmesi, üzerinde yürünmesi vb ile bulaşabildiğinden, insan ve hayvanlar için enfeksiyon kaynağı olma riskini barındırmaktadırlar. Hayvanın üzerinde bulunan mantar; onun yatağını, fırçalarını, oyuncaklarını yani çevresini de kontamine eder (bulaşıp yayılır). Yapılan çalışmalarda mantar sporlarının 18-24 ay boyunca bu ortamlarda canlı kaldığı görülmüştür. Mantar sağlıklı deriyi enfekte eder. Ancak eğer deri üzerinde kaşıntılardan dolayı oluşan çizik ve yaralanma varsa, bu yüzeyleri daha çabuk enfekte ederler. Kedilerin tüylerine bulaştığında öncelikle tüy kökünü zayıflatır ve dökülmelere neden olur. İlerleyen zamanlarda geniş alopesik (tüysüz) alanlar oluşur. İleri derece enfeksiyonlarda ise deride geniş alanlarda yangı, kepeklenme ve kabuklanmalar da şekilenir. Eğer tırnaklar enfekte olursa, kolay kırılan ve deforme, şekli bozulmuş tırnak yapıları şekillenir. Nasıl tedavi edilir? Şüpheli durumlarda deriden kazıntılar ve örnekler alınarak tüy ve kıllar mikroskop altında incelenir; mantar sporları aranır, mantar kültürü yapılabilir veya Wood’s lambası ile UV ışığı altında inceleme yapılır. Bazı mantar türleri UV ışığı altında elma yeşili rengi olarak adlandırılan renkte parlarlar. Ancak atlanılmaması gereken önemli nokta, bu patojen mantar etkenlerinin sadece bir kısmı UV altında renk değişimi yapar. Diğer türlerle enfeksiyonda ise renk oluşumu görülmez. Sonuçta Wood's lambası ile teşhiste pozitif sonuç alınması mümkün iken, negatif sonuçlar mantarın olmadığı anlamına gelmez. Eğer fungal kültürü yapıldı ise, burada oluşan üremeler dikkatli bir şekilde incelenerek teşhis konulabilir. Teşhisin temel kriteri, mantar kültürü yapılmasıdır. Eğer evde beslenen birden fazla hayvan varsa, hepsinin kültür yapılarak enfeksiyon açısından incelenmesi gerekmektedir. Sağlıklı kedide mantar enfeksiyonu kendi kendine 6 ay gibi bir sürede iyileşebilirken, yapılan tedavi ile süreç oldukça kısalır. Topikal (bölgesel) olarak uygulanan ve türe uygun şampuanlar, banyolar ve/veya kremlerle orta dereceli lezyonlar tedavi edilebilirken; çok yaygın ve metabolik sorunu nedeniyle bölgesel tedavinin yeterli olamayacağı vakalarda sistemik ilaçlar veteriner hekim tarafından birarada kullanılabilir. Tedavi ortalama 6 hafta kadar sürebilirken, bazı vakalarda daha uzun sürelerde bile enfeksiyonun tamamen atlatılmadığı da görülebilir. Bu durum tamamen, "hangi hayvanın, hangi mantar türü ile, ne kadar enfekte olduğuna" bağlıdır. Mantar kültür sonuçlarının negatif olarak adlandırılması için, gerekli bekleme süresinin 30 gün olduğu düşünüldüğünde, bu sonuç alınana kadar tedaviye devam edilmesi gerekliliği açıktır. Evdeki kontamine alanlarda mantar sporlarının 18- 24 ay arası canlılığını koruduğu bilindiği için, evin ve çevrenin düzenli olarak temizlenmesi ve elektrik süpürgesi ile makinelenmesi; mantar sporlarıyla tekrarlayan enfeksiyonlardan ev halkını ve petleri koruyabilmek için önemlidir. Süpürge torbası bekletilmeden dışarıya çöpe boşaltılmalı ve temizlenebilen yüzeyler çamaşır suyu ile (1:10 oranında sulandırılarak) silinmelidir. Hayvan sahibinin el hijyenine dikkat etmesi ve kedisinin veya köpeğinin tüyleri ile temas etmiş kıyafetlerini uygun biçimde temizlemesi de unutulmaması gereken korunma yöntemlerinin arasında sayılmaktadır.
Kedinizin hangi aşıya ihtiyacı olduğunu anlamanız için, aşılama prosedürlerini ve immunizasyon (bağışıklık) ile ilgili beklenen yararları ve olası riskleri bilmeniz gerekmektedir. Kediniz için hangi aşının gerekli ve uygun olduğuna, ancak bu bilgilere sahip olduktan sonra karar verilmesi önemlidir. Kedinizin yaşam şekli, çevre koşulları, sağlık geçmişi ve şimdiki sağlık durumu ve kullandığı ilaçlar; verilecek kararı etkilemektedir. Kedim neden aşı olmak zorundadır? Bağışıklık sistemi kedinizin sağlığının korunmasında çok önemli bir konuma sahiptir. Bu kompleks sistemin en önemli işlevi; özel hücre ve moleküler yapılar ile kedinizi virüs, bakteri ve diğer parazit ve organizmalardan kaynaklanan enfeksiyonlardan korumaktır. Aşılar; kedinizin bağışıklık sisteminin belli bazı hastalık etkenleri ile karşı karşıya kaldığı durumlarda, bu etkenlere karşı savaşa hazır olmasına yardımcı olur. Aşılar, antijen içerirler. Antijenler hastalık etkenine benzese de hastalık yapma kabiliyetleri yoktur. Aşı yapıldığında kedinizin bağışıklık sistemi koruyucu bir cevap geliştirir ve kediniz bu hastalık etkenlerine bir şekilde maruz kaldığında bağışıklık sistemi; ya enfeksiyondan kedinizi koruyacak ya da hastalığı hafif geçirmesine yardımcı olacaktır. Aşılar bulaşıcı hastalıkların kontrolünde önemli rol oynasalar da birçoğu istenilen seviyede bağışıklık oluşturmaz veya oluşan yanıt her kedide aynı seviyede olmayabilir. Dolayısı ile aşılı olsa bile kedinizi bulaşıcı hastalığı kapabilecek çevrelerden uzak tutmalısınız. Yavru kedilere neden seri aşılamalar yapılır? Yavru kediler doğumdan sonraki ilk saatlerde annelerinden emdikleri sütten geçen (maternal) antikorlar (koruyucular) sayesinde kendi bağışıklık sistemleri gelişene kadar korunurlar. Ancak bu pasif antikorlar doğumdan sonraki haftalarda azalarak kaybolurlar ve yavru kedi enfeksiyonlara açık hale gelir. Aşılamalar başladığında eğer maternal antikorlar halen yavru kedide yüksek seviyede bulunuyorsa yapılan aşılarla maternal antikorlar çarpışırlar ve bağışıklık siteminin doğru bir şekilde aşıdan yararlanmasını engelleyebilirler. Yani aslında her yapılan aşı koruma sağlayamayabilir. Dolayısı ile ilk aşılamalar, yavru kediler 6 ila 8 haftalık iken, 3-4’er hafta aralarla maternal antikor seviyesi azalana kadar yapılır. Bazı kedilerde maternal antikorların 12 haftalık olana kadar kanda bulunduğu bildirilmiştir. Aşılama başlarken eğer kediniz için uygun ve güvenli ortam varsa, maternal antikorların azalacağı dönem sonuna kadar aşılama ertelenebilir. Zorunlu olarak yapılması gereken aşılar nelerdir? Uluslararası Veteriner Hekimler Birliği (WSAVA) tarafından yayınlanan aşılama klavuzunda kediler için yapılan aşılar iki kategoriye ayrılarak önerilerde bulunulmuştur. Core/Non-Core (yapılması zorunlu olan ve zorunlu olmayan) aşılar. Core aşılar tüm kediler için gerekli olan ve hayati önem taşıyan aşılardır: Karma aşı; Panleukopeni (kedi gençlik/distemper), Calicivirus, Herpes virus içeren aşılar ve kuduz aşısı. Non-core aşılar ise kedinin yaşam şartları göz önünde bulundurularak yapılması gereken aşılardır. Bu aşılar ise; Kedi Leukemia Virüsü (FeLV), Bordotella, Chlamydophilafelis ve Feline Immunodeficiency Virüs (FIV) aşısıdır. Veteriner hekiminiz hangi aşının yapılacağına; kedinizin yaşı, yaşam şartları ve sağlık durumuna göre karar vermelidir. Kedim ne kadar sıklıkla aşılanmalıdır? Hekiminiz; aşılama programını ve sıklığını kedinizin yaşı, sağlık durumu çevre ve yaşam şekline bağlı olarak programlayacaktır. Kedinizin aşıya ihtiyacı olup olmadığı, mevcut aşıların yeterli koruma sağlayıp sağlamadığı veya özel bir sağlık sorunu olan kedinizin yıllık aşılarının yapılmaması veya ertelenmesi durumunda bu karardan onun nasıl etkileneceğini ancak daha önce yapılan aşıların antikor titre seviyeleri (yani koruyuculuk seviyesi) ölçerek anlaşılabilir. WSAVA ve BSAVA gibi kuruluşlarca yayınlanan aşılama kılavuzlarında antikor seviyesi ölçümleri ayrıntılı olarak açıklanmakta ve Feline Vaccicheck Antikor Eliza Testi ile bu titre ölçümlerinin yapılması ve uygun durumdaki kedilere aşı yapılması önerilmiştir. Kliniğimizde aşı programları yukarıda özetlenen bilgiler ışığı altında; kedinizin yaşadığı ortam, yaşı ve sağlık durumu göz önüne alınarak uygulanmaktadır.
Soğuk havanın, kedi ve köpekler üzrindeki olumsuz etkilerini biliyor olabilirsiniz, ancak sıcak hava da aynı şekilde tehlikelidir. Havanın size çok sıcak gibi gelmediği günlerde bile. Riskleri bilip hazırlıklı olmak, evcil hayvanınızı güvende tutacaktır. Hazırlıklı Olun: Veteriner Hekiminizle sıcak havanın yaratabileceği riskler (ve eğer evcil hayvanınızla bir seyahat planınız var ise bu konu) hakkında görüşün. Evcil hayvanınızın her daim, sınırsız taze suya erişiminin olduğundan; ve eğer dışarıdaysa, mutlaka gölgelik bir alana erişebildiğinden emin olun. Pire, kene ve sineklerden geçen (sivrisinek, kumsinegi) kalp kurdu leishmaniasis ve diğer ölümcül kan parazitlerinden kedinizi ve köpeğinizi korumak için uygun reçeteli tasma ve damla kullanın. Veteriner Hekiminize, sıcak çarpması belirtilerini nasıl anlayacağınızı danışın. Evcil Hayvanınızı Evde Bırakın Mümkün olduğunca, siz dışarıya çıktığınızda evcil hayvanınızı evde bırakın. Evcil hayvanınızın konforu için ev içerisinde farklı sıcaklıklarda alanlar sağlayın Bir evcil hayvanı, gölgede ve/veya pencereleri aralık olsa bile asla araç içinde bırakmayın. Hava sıcaklığı çok yüksek olmasa bile, araç içleri çok hızlı şekilde ölümcül sıcaklıklara ulaşabilir. Geçen Süreye göre Araç içi Sıcaklığı (*): Geçen Süre Hava Sıcaklığı (C) - (Araç Dışı) 21 24 26 29 32 35 0 dakika 21 24 26 29 32 35 10 dakika 32 34 37 40 43 45 20 dakika 37 40 43 45 48 51 30 dakika 40 43 45 48 51 54 40 dakika 42 45 48 50 53 56 50 dakika 44 47 49 52 55 58 60 dakika 45 48 50 53 56 59 1 saat > 47 49 52 54 57 60 * San Francisco Üniversitesi'nin yayınıdır. Onlara Konforlu bir Ortam Sunun Eğer dışarısı sizin için sıcaksa, onlar için çok daha sıcaktır Beraber gerçekleştireceğiniz yürüyüş, koşu veya bisiklet turlarını havanın serin olduğu saatlere bırakın Köpeğinizi, patilerini yakabilecek asfalt gibi sıcak yüzeylerden uzak tutun Veteriner hekiminize, köpeğinizi sıcak havadan korumak için güneşten koruyucu sprey önerip önermediğini danışın Köpeğinizle Birlikte Egzersiz Yapmak Veteriner hekiminize, köpeğiniz için bir egzersiz planı başlatmadan önce danışın. Kilolu köpekler ve kısa burunlu köpek ırkları sıcak havalardaki egzersizlere karşı daha yüksek risk altındadır. Özellikle hava sıcaklığının yüksek olduğu saat dilimlerinde, asla köpeğinizle yürüyüş, koşu veya bisiklet turlarını gerçekleştirmeyin Sık sık mola verin Hem kendiniz için hem de evcil hayvanınız için her zaman yanınızda yeterli su bulundurun Sıcak Çarpmasının Belirtileri Eğer bu belirtilerden herhangi birini görürseniz derhal tıbbi destek alın: Kaygı, gerginlik Nefes alma hızında artış Huzursuzluk Salya salgılamada artış Ruh halinde istikrarsızlık, değişkenlik Normal dışı dişeti ve dil rengi Bayılma
Veteriner Hekimimiz Dr. Emel Başaran, 28 Haziran-2 Temmuz 2017 tarihleri arasında 5 gün boyunca, Brighton İngiltere'de bu yıl 16.sı gerçekleştirilmekte olan ve kendisinin de üyeleri arasında olduğu ISFM (International Society of Feline Medicine-Uluslararası Feline Tıp Topluluğu) Konferansı'nda. ISFM'de, kedi tıbbı, cerrahisi ve refahı için veteriner hekimlere dünya çapında bir kaynak sağlanması amaçlanmaktadır. ISFM'in hedefleri: Kedi tıbbı ve ameliyatı konusunda veteriner hekimler için dünya çapında bir kaynak sağlamak, ayrıca bütün kedilerin refahı hakkında bilgi vermek ve uygulayıcıların danışma odasının ötesinde hasta sahipleri ile kullanabilecekleri bilgileri sağlamak En üst düzeyde bilimsel ve klinik odaklı bir dergi - Klinik Tıp ve Cerrah Dergisi - hem ilgili araştırma hem de uygulayıcıya yönelik değerlendirmeleri içeren yayınlamaya devam etmek Konferanslar düzenlemek ve uluslararası ölçekte diğer CPD (Continuing Professional Development - Süreğen Profesyonel Gelişim) fırsatlarını sunmak Uluslararası düzeyde tanınan bir uygulayıcı-odaklı feline refahı geliştirmek Kedi tıbbında ve ameliyattlarında CPD sağlamak Önemli ve ilgili kedi sorunlarıyla ilgili yönerge ve politikalar geliştirmek Veteriner kedi gruplarıyla nerede olursanız olun işbirliği yapmak ve bilgi ve uzmanlığı paylaşmak. Ulusal grupların bulunduğu yerlerde, ulusal partnerler vasıtasıyla resmi bağlantılar kurmak ISFM ve ulusal partnerlerinin profilini yükseltmek ve bu kişilerin erişimlerini ve etkilerini arttırmak Kedilerin sağlığı ve refahı ile ilgili diğer organizasyonlar ile işbirliği yapmak ISFM üyeliğini teşvik etmek Hasta sahiplerini veteriner aracılığıyla ve hasta sahiplerine yönelik materyaller aracılığıyla bilgilendirmek Uygulamaları daha fazla kedi dostu hale getirmek için teşvik etmek Teknikerleri kediler hakkında eğitmek En iyi uygulamanın bilgisini paylaşmak Daha fazla bilgi için: https://icatcare.org/vets/about-isfm
1
2
3
4
5
...
8